clementine

Merhaba,
Clementine ile bilgiler paylasan arkadaslara tesekkurler. Ozellikle roportaji ceviren ve roportaji buraya yollayan arkadaslara cok tesekkurler. Ben de Clementine’ini cocukken hic kacirmazdim. Simdi bolumlerini izleyip muzigini dinlemek beni o yillara goturdu, cocuklugumu hatirlatti. Yorumlarda Clementine’in olasi olumsuz etkilerinden bahsedilmis. Ben cocuk gelisimi alaninda Chicago’da master yapiyorum. Elbetteki 2-6 yas arasindaki cocuklarin gercek ve hayali ayirt etmeleri cok guc. Cizgi filmdeki korkutucu unsurlar, (Malmoth ve yaptigi kotulukler ve Malmoth’un gorunusu)cocuklarin cevrelerini ve dunyayi kesfetmeye calistiklari bu donemde dunyayi “guvensiz” bir yer olarak gormelerine sebep olabilir. Ote yandan, bence Clementine annelerimizin, anneannelerimizin anlattigi masallarin cizgi filme donusmus hali. Masallarda gorebilecegimiz unsurlarin cogu (iyinin kotuye karsi olmasi, gercek olmayan yaratiklar..) Clementine’de de var, tek farki gorsellestirilmis olmasi.
Unlu cocuk psikologu Bruno Bettelheim (The Uses of Enchantment, 1976) cocuk masallari (fairy tales) hakkindaki kitabinda masallarin cocuklar uzerindeki olumlu etkilerinden bahseder. Bettelheim’a gore masal kahramanlarinin basari ve basarisizliklarini, tecrubelerini, deneme ve yanilmalarini anlamlandirabilen cocuklarin gercek yasama daha iyi hazirlanabileceklerini anlatir. Masallar ve masal kahramanlari, cocuklara umut asilar ve tum kotuluklere ragmen kazananin hep iyiler oldugunu anlatir.
Bence Clementine’de bizim cocuklugumuzun masaliydi. Bir cok masalin gorsellestirilmis versiyonuydu. Her bolumde kotuye karsi mutlaka iyi kazanirdi ve bence bu bize umut asilardi. Tum olumsuzluklara ragmen Benim tek elestirebilecegim nokta filmdeki korkunc sahnelerdi ve Malmoth’un gorunusu. Malmoth’a simdi bile baktigimda cok korkunc geliyor. Baska bir elestirdigim nokta ise aileler, anliyorum ki tum aileler o donemde daha bilincsizmis. Tum 80’liler izlemis bu diziyi. Kimsede yorumunda benim annem kizardi izletmezdi dememis. Ben hatirliyorum, annem temizlik yapardi, yemek falan yapardi, heralde benim de cizgi film izlemem isine gelirdi. Ama ben yine de Clementine’in cocuklarin psikolojisine cok buyuk bir olumsuz etkisi olduguna inanmiyorum.
Neden ben cocuk gelismini bolum olarak sectim
Yoksa var mi? 😛
Cigdem Gokgoz
cgokgoz1105@yahoo.com

sitenizi tesadüfen gördüm ve inanılmaz mutlu oldum.bu çizgi film benim şuan bile rüyalarıma giren bir film.vidosunuda izledim çoooooook mutlu oldum.çok teşekkürler size.tek ben seviyorum sanıyordum nekadarda seven varmış.hoşçakalın.

Clemetine, Ucan Kaz, Kara Simsek, He-man, Shera, Voltran, Siyah Onlukler, TRT’nin arada bir kopması 🙂 , 5’de devre 10’da biter sokak maçları, 3 Korner 1 penaltılar, Saklambaç, Kuka, Misket, Gazoz Kapakları, Adile Teyze ve onun kuzucukları… bu böyle uzar gider

Sokaklarda oyun oynayarak büyümüş son nesil… O zamanlar birer kuzucuk olan bizler şimdilerde 30 yaşına merdiven dayamış durumdayız. Kimilerimiz 30’u geçti bile kimilerimiz de çok yaklaştı. Sizleri bilemiyorum ama 80’li yılları çocuk olarak yaşamış olmak sanki bize verilmiş bir lütufmuş gibi geliyor.

O dönemdeki müzik, giyim, televizyon herşey çok daha farklı ve sanki daha saftı. Belki de biz çocuk olduğumuz için bize öyle geliyordu. Belki de dünyanın masumiyetini koruduğu son dönemdi. Belki de ne çocukluğumuz ne de 80’ler bir daha hiç gelmeyeceği için özleyip duruyoruz.

her 80 oncesi dogan kisi gibi ben de (1979 miat) clémentine ile buyudum, agladim, korktum hatta cok net hatirliyorum ilk disimi cikarirken bile bu bana malmotté’nin cezasiymis gibi gelmisti cunku ben de o dizi de herkes gibi clementiné ile ozlestiriyordum kendimi her ne kadar erkek de olsam bir de kediyi ve clémentine’nin hayvanlarla dialogu cok hostu sanirim hayvan sevgim ve zavalli hayvanlara yardim etme huyum oradan gelme…

Clemetine’ i netten 1-2 yıldır araştırıyorum fakat çok sınırlı veri ve yoruma ulaşmıştım.. şimdi hem müziğine hemde ilk giriş videosunu buldum.. izlerken inanın çok güçlü bi özlem ve duygu yoğunluğu yaşadım sanki tekrardan çocukluğuma dönmüştüm bi an için..:):) tv de yayınlanmasını çok isterim tekrar ama tabi o yıllarda izlemiş olmanın tadı çok ayrıydı.. bu duyguları paylaşan arkadaşlarla tanışmayı çok isterim..
burcusen80@hotmail.com…sevgiler

Sevgili Bahar arkadaşımız sanırım sen Clementine’ i seyretmişsin ama fazla birşey anlamamışsın. Clementine gerçekten güzel bir çizgi film ama güzel olduğu kadar da çocuklar için bir o kadar etkileyici.Etkileyici derken bunun psikolojik olarak çocuklar üzerinde gerçekten sorunlar yaratabilecek derecede etkili olabileceğinden bahsediyorum.Bunun psikologlar tarafından da zaman zaman açıklanan birşey olduğunu da sanırım bilmiyorsun. Sen anlamamış ve etkilenmemeiş olabilirsin ama bizim kuşakta bu çizgi filmden etkilenen birçok çocuk olduğunu biliyoruz. İnsanlara “sanırım başka bir sorununuz var” derken biraz daha düşün derim. ( Gerçi ben bütün bu olumsuz tarafına rağmen Clementine’i çok seviyorum)

clementine kesinlikle FARKLI bir çizgi filmdi.sözün özü bu.çünkü ben 83’lüyüm.clementine’i hayal meyal hatırlıyorum, konusunu neredeyse bilmiyorum (sonradan okuyup öğrenmem dışında) ama buna rağmen içimde hep bir clementine sevgisi ve özlemi olmuştur.izlediğime adım kadar eminim ama düşünün hatırlayamacak kadar küçükmüşüm ama yinede hafızamda iz yapmış ve sevmişim.bu çok ilginç yaa…bu çizgi film kesinlikle büyülü birşeydi 🙂 esas sihir buydu bence…şimdikiler kendini kandırsın…bence esas şimdiki çocukların ruhu yamultuluyor böyle apır sapır sihir zırvalarıyla.

Görüyorumki hepiniz bu çizgi film ve müziği ile ilgili çok güzel şeyler düşünüyorsunuz.bende mi bir gariplik var diye şüpheye düştüm.ben bu çizgi filmden çok korkardım,o zaman ilkokuldaydım.biraz önce şarkıyı indirdim.onu dinlemek ve kendimi toparlamak(korkumu yenmem) 15 dakikamı aldı.en son lisede iken denk gelmiştim çizgi filmine korkudan izleyememiştim.ve şuanda 27 yaşında bir öğretmenim ve erkeğim kendimi çok garip hissediyorum,yani hala korkuyorum.

Clementine hakkında bazı arkadaşların bu kadar haksız eleştiri yapmasına gerçekten kızıyorum. “Bizim neslin psikolojisini bozdu, ruh sağlığımız olumsuz etkilendi” diyerek kökü farklı olan problemlere kılıf arayıp çamur atmak yerine sevgiyle ve gülümseyerek hatırlayacağım ve hayatımın her döneminde izleyebileceğim muhteşem ötesi bir eserdir Clementine. Sizce 2000’lerde ruh sağlığını bozabilecek nitelikte bazı dizilerle kıyaslanamayacak derecede hafif kalan bu 80’lerin başyapıtı için “korkumun sebebi bu” demek mi doğru, yoksa ateşten yaratık Malmoth her defasında başarısızlığa uğradığında iyilerin her zaman kazandığını görüp zafer kazanmış hissine kapılırcasına gülümsemek mi? Psikolojisi bozuk olanlar lütfen sebebini karesinden müziğine kadar sevgi ve emek dolu olan bu çizgi filmde aramasın. Clementine’i anlayan herkese sevgiler…

bilmiyorum ama ben sanki rüyalar alemine daldim..beni aldi götürdü yaaa üüff nasil diyecegimi bilemiyorum ama harika bir flim harika efsaneevi bisey yaaa…bunun icin hersey yazmak istiyorum ama ..ama hicbisey gelmiyor akima okdar heycanliyim ki okadar sevincliyimci ..tesekür ederim sizeeee…
oleyyyyyyyyyyyyyyyyyyyyyyyyyyyy

ben 82 doğumluyum , çocukken izlediğim çizgifilmlerin içinde bir Clementine ‘yi uzun bir süre hatırlayamadım, sadece bir çizgi film olduğunu ve korktuğumu hatırlayabiliyordum. Sonra aklıma bir balonun içinde bir kız görüntüsü geliyordu , müziğinden de etkileniyordum. Uzun bir süre sonra bu korktuğum çizgi filmin hangisi olduğunu bulmak mutlu etti beni ama müziği hala etkileyici… Çocuklar için ciddi ağır bir çizgifilmdi kesinlikle.. belkide ben o yüzden uzun süre unuttum..

Clementine benim cocukluk korkum ve ayrıca merakımdı yıllardır clemtinle ilgili herşeyi takip ettim ve filminin yapılacağını okudum sitesinide ziyaret ettim ama shefilms in anlattıkları pek inandırıcı gelmedi özlellikle brad pitt tom cruoseden bahsedilince öncelikle she film yapabiliorsa çizgi filmin bölüm lerini türkçe ve cd halinde turkiyeye dagıtsın bizler özlemle bekliyoruz

hangi saf kızçocuğu benim gibi clementineye özenip anneee tekerlekli sandalye al bana diyee çığlık çığlığa ağlar

açıkçası ben olumsuz yorumları okuyunca çok şaşırdım.korkulan bir çizgi filmin ısrarla izlenmeye devam edilmesi daha da ilginç….Clementine çocukken benim son derece zevkle izlediğim bir çizgi filmdi.müziğini de ayrıca çok severdim..Yeniden bu müziği dinlemek beni çocukluk günlerime geri götürdü.çok teşekkür ederim

Merhaba Hatice 80 doğumlu biri olarak clementine yi de yakariyi de zevkle izleyenlerdenim.Bu müzikleri dinleyince aklıma arkadra mıydı adını tam hatırlamıyorum o çizgi film geldi.Galiba fransızca söylenen bi müzik vardı bayıldığım.Ama benim yabancı dilim olmadığı için arayıp bulamam o müziği.Hatice eğer bulup da bize de dinletirsen çok mutlu olurum.Sevgilerle…

gözlerim doldu ağladım dinlerken..bu kadar güzel bi müzik yok ya.sağol

Merhaba,

Tüm Clementine sevenlere güzel bir haberim var. Clementine’in yazarı ve tüm telif haklarının sahibi olan Bruno Huchez Clementine’in film haklarını bir Türk kızına verdi. Adı Stare Yıldırım. Nereden mi biliyorum, çünkü benim yakın arkadaşım (ve bundan gurur duyuyorum) ayrıca Stare’nin avukatı olarak sözleşmeyi ben inceledim. Stare ABD’de eğitim görmüş ve birçok Hollywood filminde çalışmış çok başarılı biri. Şu anda Clementine filmi için sponsor arayışı içinde, büyük bir proje olacak. Hollywood’un büyük isimlerini biraraya getirmeyi planlıyor bu proje için. Bu arada Clementine ile ilgili bir web sayfası var. Ziyaret etmek isterseniz: http://www.anime.gen.tr/diger_clementine.html

Kim ne derse desin, o dönemin çocukları içinde Clementine’i izlemeyen, izleyip de korkmayan, müziğini duyunca o günlere dönmeyen kimse olabileceğini düşünmüyorum. DVD olayına ben de katılıyorum. Girişimci bir arkadaş bu çizgi filmin DVDsini piyasaya sürerse çok kar eder. ilk 3 bölümün yer aldığı söylenen link çalışmıyor ne yazık ki. ilk 3 bölümü gönderebilecek olan var mı? mail adresim akayalar@gmail.com teşekkür ederim.

Sevgili katilimcilar.Suanda cnbce’ye mail kampanyasi baslamistir.Oyle ki izleyci@cnbce.com ‘a mail atarak Clementine’in tekrar yayinlanmasi icin istekte bulunabilirsiniz.Lakin unutmadan,Maillerinizi yazarken kisa cumleler yerine uzun,aciklayici ve ikna edici cumleler kullanirsaniz Clementine sevenler olarak sansimiz daha da artacaktir.İlginiz icin simdiden tesekkurler.

Herkese Merhaba!
Durup dururken nerden aklıma geldi ise şu Clementine‘ı netten bir araştırayım dedim ve bu siteyi buldum.Clementine hakkında hazırlanmış bir başka güzel Türkçe site de http://www.anime.gen.tr/diger_clementine.html . Evet , itiraf etmeliyim ki bu çizgi filmi izlerken özellikle o Malmotte denen yaratık çıktığında ben de çok korkardım.Fakat o siteden indirdiğim açılış videosunu izlediğimde içim bir hoş oldu , beni de tıpkı sizlerde olduğu gibi geçmişime , çocukluk günlerime götürdü.Bu nerde o eski bayramlar demek gibi bir şey…
Özellikle komplo teorileri ile çizgi filmi ilişkilendiren arkadaşım yukarıdaki röportajı okursa böyle bir şeyin ne kadar saçma olduğunu kısa sürede anlar.Burada Malmotte ile ilgili söylenen ise oldukça ilgi çekici “…Bunun için de onları olabildiğince kötü yapmak gerekiyor. Sonuçta, çocuklar korkmayı sever.” Fazla söze gerek yok,evet bu konuda başarılı olmuşlardı ve bizi de iyiden iyiye korkutmuşlardı. Benim kuşağımda (1982) olanlar ile eski çizgi filmleri konuştuğumda herkes Clementine‘ı çok iyi bir şekilde hatırlıyor.Çocukluğumuz boyunca izlediğimiz belki yüzlerce çizgi film içerisinde Clementine’nın sivrilmesi bu çizgi filmin psikolojik bir temelinin olduğunun kanıtı.Zaten bundan da bahsedilmiş “….Aynı zamanda uygulamalı psikoloji merkezinden de yardım aldık….”
Birkaç sene evvel CNBC-E de nostalji kuşağında yayımlandığını duymuştum.TRT eski bölümleri tekrar yayımlasa veya DVD’si çıksa hiç düşünmeden alırım.Bizim çocukluğumuzda az sayıda TV kanalı olması rağmen ne kadar çeşitli çizgi filmler izleyebilmiştik.Şimdikiler ise çocuklara tekrardan fazla bir şey vermiyor,doğrusunu isterseniz bu yönden günümüz çocuklarına üzülüyor,şanslı bir çocukluk dönemi geçirdiğim için ise seviniyorum.Son söz:” Yaşasın 80’ler! ”
Sevgilerimle

CLEMENTİN’in müziğini ne zamandır arıyodum sizin sitenizde buldum çoooooooooooooooook mutlu oldum.
Sen de çok mutlu ol!

Clémentine Üzerine Bruno Huchez’le Söyleşi
Rui Pascoal ve Matthieu Pinon
Çeviri:Çağdaş Kaya
Bir diziyi, o dizi filmin prodüktörü ve yaratıcısından daha iyi kim anlatabilir? Bruno Huchez, Clementine ile ilgili olarak kafasında iki şapka birden taşıyor. On sekiz yıl sonra aynı heyecan ve tutkuyla kendisini bu diziyi yapmaya yönelten etkiler hakkında konuştuk.

Anime Land (AL) : Clementine’in ön hazırlık çalışmalarından bahsedebilir misiniz bize?
BH: Harika bir hazırlık çalışmasıydı.Havacılıkla ilgili onlarca eleman. Onları bu rüyayla uğraşmaya iten sebepler… Biraz gençsiniz siz, ama Gagarine ilk uzay yürüyüşünü yaptığında ben 20 yaşındaydım. Çocukken Mermoz benim için Adler ve Bright kardeşler’in olduğu gibi büyük bir adamdı. İkarus efsanesinin yeniden canlanması hep aklımızdaydı. Bu hayaller kendimizi kötü hissettiğimizde bizi başka yerlere uçuruyordu. Herhangi bir yere uçmaktan çok, tarihe doğru yapılan bir yolculuktu bu.

AL: Sakatlıktan bahsedilmesi çocuklar cephesinde sorun yarattı mı?
BH: Çocuklarım diziyi çok sevdiler ve beni tekerlekli sandalyede görmüş olsalardı bile bu diziyle paralellik kurmazlardı. O koltukta otururken ortak olan tek nokta hayalgücü. Gelecek hayatla ilgili bir yaşam umudu.

AL: Hemera ismi rastgele seçilmedi değil mi?
BH: Hemera bir peri. Topraktan meydana gelmiş, Clementine’in korkularıyla başa çıkmasına yardım eden, gerçek hayatta ve hayal aleminde yaşamanın yollarını gösteren bir peri Hemera. Tekerlekli sandalyeye mahkum kişiler için gündelik hayat hiç de kolay değildir.
Bilmem fark ettiniz mi ama, çizer Pascale MOREAUX ile aynı yüz hatlarına sahip. Buna paralel olarak sakat çocuklara biraz yardım edebilmek için Hemera vakfını kurdum.

AL: Peki neden Clementine ismini seçtiniz?
BH: Sempatik, hoş bir isim olduğu için, o zamanlar pek moda değildi bu isim. Benim de çok sevdiğim orijinal bir isim.Hem Clementine’in de çekirdekleri var. (gülüşmeler)

AL: Malmoth fikri nasıl geldi aklınıza?
BH: Kötülükte üstat bir karakter yaratmak istiyordum. Malmoth’u Massard ve Taurand buldu. Onlardan dünyanın merkezinden gelen ve zavallı Clementine’i sürekli rahatsız eden kötü bir yaratık tasarlamalarını istemiştim. Sonra buldukları fikri sevdim.

AL: Peki sirk fikri?
BH: Kahramanların buluşup istediklerini yapabilecekleri bir mekan gerekiyordu.Aynı zamanda onca kötülük içinde bir sığınak, panzehir olabilecek bir mekan bulmak gerekiyordu. Hayvanlar harika yaratıklar. Kedi Helice gibi ya da Gontran ve piresi Ginette gibi rahatlama sağlayan elemanlar. Helice konuşma kabiliyeti ile Clementine’in gerçek dünyasıyla rüya alemi arasında bir ayrım yapmaya da yarıyordu.

AL: Hikayeler ve ülkeleri seçerken nelere dikkat ettiniz?
BH: Ülkelerin sıralaması için bir kuzeye bir güneye gidiyorduk Mümkün olabildiğince birbirinden uzak ve değişik noktalar tespit etmeye çalıştık. Biraz, ”Şimdi İngiltere’deyiz, haydi hop Japonya’ya gidelim. Sonra Mısır’a gideriz” şeklindeydi seçimler. Hikayeleri seçerken özellikle ders programlarında olmayanları kullanmaya dikkat ettik. Kültürel tarihin hafızasında olmayan az bilinen hikayeler.

AL: Sondaj ya da projeksiyon çalışmaları yaptınız mı?
BH: Çocuklarımın çok arkadaşı olduğu için şanslıydım. Yirmi küsur çocuğu bir araya getirip onlarla Malmoth’dan konuşuyorduk, uçaklardan, diziyle ilgili her şeyden. Çizimleri masaya dizip hakkında konuşuyorduk, hikayeleri anlatıyorduk. Aynı zamanda uygulamalı psikoloji merkezinden de yardım aldık.

AL: Pekiyi, diziyle ilgili olarak çıkarılan; mektup kağıtları, Malmoth bebekleri bunlar başlangıçta tasarlanmış mıydı yoksa Clementine’in başarısı sonrasında mı piyasaya sürüldü?
BH: Dizinin başarı kazanmasından sonra buna karar verildi. Fransız yapımı bir çizgi film yapıyorduk, sonuçta Mattel gibi sponsorlarımız yoktu, GI Joe ya da Transformers gibi…

AL: Antenne2 mi teklif etti yoksa sizin özel tercihiniz miydi bu kanal?
BH: Pek karışık değil, TF1’de Izard vardı Izard ve Izard, FR3’da da Chalopin, Chalopin ve Chalopin. Bana ne kalıyordu: Antenne2. Bu işi yapabileceğim tek kanal.

AL: Siz de Clementine’de Izard’ın birçok yapımı gibi kitaba adapte etmeyi düşündünüz mü?
BH: Hayır, bu imkansız. Çok rüya sahnesi var. Herkesin aradığı bir şeyleri bulabileceği bir diziydi Clementine. Canlı bir dizi ya da filmde yönetmen, bir çizerin veremeyeceği, daha olgunlaştırılmış bir bölüm işleyebilir.

AL: Diziyi yurtdışına da sattınız. Dizinin geçtiği ülkeler yayınlamak için özel şartlar öne sürdüler mi?
BH: Hayır. Özel bir problem olmadı. Yo, oldu. Afrika ülkeleri Afrika’da geçen bölümleri reddettiler. Ben de uzun bir dönem oralarda yaşamıştım, ama demek ki benimkisi deforme bir bakış açısıymış. Bu hikayenin konseptini iki senariste teslim etmiştim.

AL: Bölümlerden birinde bir Afrikalının vücudunun üst kısmı çıplak gözüküyor. Mısır’daki bölümde de Clementine’in göğsü açıkta. Sansürle ilgili problemleriniz oldu mu?
BH: Jacqueline Joubert’den biraz azar işittim, ama 85 yılındaydık o zaman, üstüne 60 yıl… İsveç’te Hansel ve Gratel bölümü yüzünden diziyi reddettiler. ABD de bu “çıplak” bölümü reddetmişti. İsveç, diziyi o bölümler olmadan satın almak istedi kabul etmedim. Bir bütün bu sonuçta. İkinci sefer aldılar. Dizi dünyada 87 ülkeye satıldı.

AL: Bu ülkelerde nasıl bir etki yarattı dizi?
BH: Çin’de olağanüstü bir başarı elde etti. Kanton ve Mandarin dilinde dublajı yapıldığı için olsa gerek. Diziyi Bayan Gorbatchev’e hediye etmiştim. Rusya’da da büyük başarı kazandı.

AL: Peki Fransa’nın “yüksek çevrelerinde” ?
BH: (Gülerek) Yakama bir madalya yapıştırdılar. Çalışmalarımın geneli için. Eğlenceli bir şey çünkü imzalayan Lang’dı, sekiz gün sonra görevden alındı ve Leottard ödülü verdi bana. CNC’deki adamlar Malmoth hakkında birkaç eleştiri getirmişlerdi. Bu detayın dışında takdir etmişlerdi. Özelikle beni bu diziyi yapmaya iten sebepleri dikkate almışlardı herhalde.

AL: Clementine ile karşılaşan kötü tiplerden herbirinin karakteristik bir defosunun olmasına ne diyorsunuz, kahraman üzerine biraz fazla düşmüyorlar mı sizce de?
BH: Bu şimdi beni de rahatsız ediyor. Ama o zamanlar seri halinde üreten kim vardı ki; Wolmark “Les Mondes Englouti”yi yapıyordu Chalopin “Ulyssee 31”i, bir de ben. Christophe Izard’ın etkisinden çıkılıyordu. Çocuklar Adası’ndaki tipler mesela, şekerleme, marshmallow gibiydi. İnsanların bunu kötücül bulmalarını anlayabiliyorum, fakat TV izleyenlerinin kötü karakterleri sevmemesi gerekiyor. Bunun için de onları olabildiğince kötü yapmak gerekiyor. Sonuçta, çocuklar korkmayı sever.

AL: Biraz da ikinci sezondan konuşalım. İlkine göre belirgin bir kalite kaybı görülüyor.
BH: Biraz Jean Cubaud ile ilgili. Rene Borg’un gidişinden sonra o devam etti. Diziyi ortaya çıkaran Borg’du. Bunu inkar edemem, Cubaud bu görevi devraldı. Evet bir kalite düşüklüğü olduğunu kabul ediyorum.

AL: Peki siz, ilk sezondaki kadar işin içinde misiniz?
BH: Hayır. Ekibe açık kart verdim. Prodüktörlük görevlerimle ilgilenmem gerekiyordu çünkü… Yani diziyi tüm dünyaya satmak. Dizinin devamı hazırdı zaten. Yüz dört bölüm kartonlarda bekliyor. Bu yeni on üç bölümden sonra Joubert devamı olan yirmi altı bölümü almak istemedi.Yine de iyi geçindim onunla, çünkü benim tek müşterimdi. Ama itiraf edeyim beni epey zor duruma soktu bu.

AL: Malmoth karakteri ile ilgili olarak, sizce de bunca kötülük taşıyan bir canavarın eşi olması tuhaf değil mi. Onun için şefkat beslemesi?
BH: Mitoloji doğal olana karşıt olaylarla dolu. Kral Minos örneğin. Zıtlar birbirini hep çekmiştir, su ile ateş, yin ve yang…

AL: Dizi hiç olmasaydı, bugün yine aynı diziyi yapar mıydınız?
BH: Tabii ki yapardım.

AL: Neleri değiştirmek isterdiniz?
BH: Daha fazla tarih koyardım içine. Joubert’e yirmi altı bölüm daha teklif etmiştim ama kabul etmedi. Dünyada o kadar güzel hikayeler var ki. Tabi Tom Sawyer gibi sürükleyici hikayeler de var, ama Momato mesela, kim daha önce duydu? Pinokyo’yu herkes biliyor, peki ya Leonardo da Vinci’nin “Le coup de Glace”ı? Bu diziyi yapmaktan büyük gurur duymuştum.
Daha çok dramatik yoğunluk eklerdim diye düşünüyorum şimdi. Günümüz çocukları çok daha yoğun bir şekilde eğitiliyor, iletişim kanalları daha çok. Okullarda yabancı edebiyatlarla ilgili fazla ders yok. Dokuz yaşında bir çocuk dünya hikayelerini bilmiyor. Dickens’ı ya da Grimm Masallarını, Mark Twain’i okuyan pek kalmadı. Beşinci ya da altıncı sınıfta mitoloji öğretilmiyor. Oysa kültürün temeli mitoloji. Ulises’nin atını tanımak için on yaşını beklemezdik biz. Şimdiki çocuklar ne yazık ki bunlardan habersiz. Onlara okuma ve keşfetme zevkini yeniden kazandırmak gerekiyor.

Dipnotlar
AnimeLand Temmuz Ağustos 2002

ben 81 dogumluyum.benim ve ablamin da cocukken en sevdigimiz cizgi filmdi.su anda almanyadayiz.sitenizi bulduk,cok sevindik.ve bu filmi izlemek istiyoruz,tekrardan.sevgiler….

Bu çizgi film izleyen hemen herkesin ruh halini bozdu. Ekşi Sözlük’te de benzer açıklamalar var.

http://sozluk.sourtimes.org/show.asp?t=clementine

Saygılarımla,

gözlerim bir anda doldu, eski bodrum kattaki evimizde küçük kardeşimle korkarak izlediğim sahneler aklıma geldi sonradan öğrendim ki herkes benim gibi tırsakiymiş. hey gidi günler hey…bi de portakal yolu diye bi çizgi film vardı ama acaba hatırlayan çıkcak mı? hani üstün güçleri olan uzaylı bi japaon aile kediler havada uçuşuyo, bisiklet yerden bi karış yüksekte gidiyodu? galiba yaşlandım yaw..