Ertesi gün havaalanından aldığımız bir broşürdeki tur rehberini ayarlayıp ilk olarak Pura Taman Ayun kraliyet tapınağını gezdik. Tapınağın anlamı güzel bahçe demekmiş, gerçekten de çok güzel bir bahçenin ve havuzun çevresine kurulmuştu tapınak.
Biz gittiğimiz sırada tapınakta ibadet eden bir grup vardı. Hinduların inançlarına ve ritüellerine olan bağlılıkları beni çok etkiledi. Ve belki onlar farkında değil ama benim kendi inancım ile ilgili daha çok çalışmam gerektiği konusunda bana ilham kaynağı oldular.
Ardından kakao, kahve ve çeşitli baharatların yetiştirildiği bir yeri ziyaret ettik.Fotoğraftakiler kakao meyvesi.
Ayşe İkbal kahveleri havanda öğüttü…
Kahvelerin kavrulduğu ocağın başındaki hanıma kızımın resmini çekip çekemeyeceğimi sorduğumda Ayşe İkbal'in gözlerindeki ışıltıyı görmenizi isterdim. Gördüğünüz izini alınca yaşadığı mahcubiyet…
Ardından yetiştirdikleri kahve ve çay çeşitleri ahşap bir masada tattırdılar. Bir de köşede de dünyanın en pahalı kahvesi ve onu sindirerek üreten Asya Misk Kedisi (!) duruyordu. Ama biz tüm övgülerine rağmen kahveyi denemedik.
Kahvelerden sonra twin lake(ikiz göl)'e gittik ve dünyanın bir kez daha ne kadar muhteşem olduğunu hissettik. (Fotoğrafın gerçek boyutu için üzerine tıklayabilirsiniz.) Çocuklar uyuyunca gideceğimiz son bir yerden vazgeçip otele doğru yola koyulduk.
Yolda benim en ilgimi çeken görüntülerden biri kız çocuklarının tek başlarına veya arkadaşları ile motorsiklet üzerinde ortaokula gidişleriydi…
İlk tur rehberimizden çok memnun kalmayınca tripadvisor sitesini karıştırmaya başladım ve yapılması gerekenler listesine göre kendimize bir tur programı belirledim. İşin en güzeli de bu programı sadece ben biliyordum, diğerleri hepsini gidince öğrendiler:) Listenin ilk başında elbette bir yemek kursu vardı! Sabah 8.30'da buluşma yeri olan pazar yerine vardığımızda hane halkı başlarına geleceği ancak anlamışlardı. Rehberimiz Made önce bize ve gruptakilere tropik meyve ve sebzeleri tanıttı. Fotoğraftakiler Hinduların tanrıları için her gün yaptıkları adaklar için kullandıkları çiçekler.
Bizim kaldığım bölgede Hindular ağırlıklı olduğu için tüm kaldırımlar, kapıların üstleri bu adaklarla doluydu. Her sabah tanrılarının kendilerine bahşettikleri inandıkları şeylerden (yiyecek ve hatta sigara) birer parça bu adakların ortasına koyup evin üzerine (iyi ruh) ve yolun üzerine (kötü ruh) koyup ruhları dengelediklerine inanıyorlar. Aynı şekilde arabalarında da mutlaka her sabah taze hazırlanmış bir adak oluyor. Bunu eşler her gün evde hazırlıyorlar.
Pazar boyunca Musab iyice huysuzlandıktan sonra yemeği yapacağımız yere geçtik. Bu yer aslında bizi gezdiren Made'nin şef olan kayınbiraderi ve diğer tüm akrabaları (18 kişi!) ile beraber yaşadığı büyük bir avlu içindeki evlerden ve bahçeden oluşan bir alandı. Hindulara göre ev üç bölüme ayrılıyormuş. Baş; her evde bulunan aile tapınağı (her sabah önce burayı ziyaret ediyorlar), gövde; aile bireyleri için ayrılan evler ve mutfak alanı, ayaklar ise hayvanlar ve çöplerin toplandığı alan. Aile genişledikçe ayak kısmını genişletip o alana ev yapıyorlar. Gerek evlerde gerekse köylerin tamamında yapıların yüksekliği tapınakların yüksekliğini geçemiyor.
Made'nin eşi Musab ile ilgilenmeye başlayıp, Ayşe İkbal de diğer çocuklarla bahçede oynamaya başlayınca kursa geçtik. Önce şefimiz Dewa bize kullanacağımız malzemeleri tanıttı.
Ardından menüden bahsetti. (Rezervasyon sırasında bizim yemek kısıtlamalarımızı sordukları için yemediğimiz şeyler için mutlaka alternatifler hazırlanmıştı)
Fotoğrafta tüm yolculuk boyunca en mutlu olduğum anı görüyorsunuz. Dünyanın farklı yerlerinden gelen insanlarla yemek yapıp sohbet etmek çok keyifliydi. Ekip arkadaşım olan bir hanım "siz tabii iki çocukla bir yandan yemek yapıp bir yandan telefonda konuşmaya çalıştığınız için ustalaşmışsınızdır" deyince "telefonda konuşmuyorum ama internette geziyorum!" dedim.
Yemekleri pişirdikten sonra gruptakiler "sen endonezya lokantası açabilirsin!" dediklerinde "ben bu işe yıllarımı verdim zaten!" dedim ama kimse birşey anlamadı 🙂
Kurs bitince aynı bölgeyi gezmek için anlaştığımız Agus ile buluştuk. Agus'a daha çok doğayı ve el işini sevdiğimizi söylediğimizde bizi ilk olarak pirinç tarlalarına götürdü.
Ardından bölgenin en önemli ahşap sanatçılarıyla tanışmaya gittik. Bu kişiler hiç bir resme bakmadan sadece hafızalarındakilerle ortaya muhteşem eserler kouyuyorlardı. Ben ahşap bir çaydanlık aldım, bu arada çocuklar yorgunluktan çoktan bayılmıştı…
Sonrasında Tegenung şelalesine gidip küçük bir kız çocuğunun girişimciliğini sevip ondan iki yelpaze alıp yola devam ettik.
Yolun üzerindeki bir tapınağa gidip yerel müzük aletlerini inceleyip çocukları zar zor onlardan koparmaya çalıştık.
Günün sonunda Sacred Monkey Forest'ı ziyaret ettik. Maymunları kutsal sayıyorlar, ancak sağolsunlar maymunlar herkesin eşyalarını çalıyor veya saldırabiliyor. Bu yüzden Agus bizi daha sakin, saldırmayan maymunların olduğu bir yere götürdü. İşin sırrı maymunlara fıstık yedirmemekmiş. Akşam otele geldiğimizde ben artık "valiz gelmese, böyle de sırt çantasıyla idare ediyoruz, hem onları yıkaması var dönünce" derken valizimiz geldi.
Ertesi gün Safari & Marin Park'ı ziyarete gittik. Çocuklar en çok burada mutlu oldular.Otobüste bir camdan diğerine koşup durdular.
Ben de en çok yavru file havuç yedirirken mutluydum, maalesef çocuklar bu atraksiyondan çığlıklarla kaçtılar.
Onların en sevdikleri atraksiyon müzik eşliğinde gösteri yapan dans grubu ve
sonunda herkese birlikte çalmak için verdikleri darbukalardı!
Son günü babalarına sabır ödülü olarak bir su sporları merkezinde geçirdik. Ben de bıdıklarla tüm saçları kum dolana kadar sahilde oynadım.
Ardından da Singapur'a geçtik…
Singapur'da da bizim için en doğru yerin Universal Studios olduğunua karar verip Sentosa Adası'na gittik.Alana ilk adımı atıp yukarıdaki maskotu gören çocukların ikisi birden gözyaşlarına boğuldular!
Neyseki Madagaskar, Shrek, Hollywood ve Jurassic Park'tan sonraki saatlerde bir ara kızımdan "bugün çok güzel bir gün!" sözünü duyabildim. (Çıkmamıza yakın yinde de almadığım bir şey için gününün kötülüğünden yakınıyordu.)
Babaları da Jurassic Park duvarına tırmanıp gerilen sinirlerini rahatlattıktan sonra yolumuza devam ettik.
Aynı gün sırasıyla Singapur'un simgesi olan aslan başlı balık heykeli Merlion'u gördük.
Tiger Sky Tower'a binip 131 metre yüksekten tüm adayı izledik. Nature Discovery'i gezdik, 4D sinemaya girdik.
Aşam da Songs of The Sea gösterisine katılıp denizin üzerindeki ışık gösterisini ve müzikal'i izledik. Çocukların gece kesintisiz uyuduğunu söylememe gerek yok değil mi?
Dönüşümüz gece 11'de olduğu için çocuklar yorulsunlar diye sabahtan şehri yürüyerek tanıma gezilerinden birine katıldık.
Singapur'un Arap ve Malay mahalleleri, sultanları, sömürgecileri, eski giyim tarzları üzerine bilgiler aldık.
En son bir camiye uğrayıp tekrar şehir merkezine döndük. Kalan saatlerimizi yine çocuk parkında! geçirerek uçağa bindik. Allah'tan gece uçuşu dolayısıyla çocuklar yolun çok büyük bir kısmında uyudular.
Uçaktan inip eşyalarımızı bıraktıktan sonra Boğaz'a gidip İstanbul'da yaşadığımız için şükredip (eşim), bir sonraki rotalar için hayaller kurmaya başladık (ben)…
süper, son cümleye bayıldım tam benlik:)
Birkaç (3) çocuğum olsun ve dünyayı gezelim babalarınıda alarak diye hayal ederim hep,ttabi bu mümkün değil ama yapanları görmek çok sevindirici 🙂
Hayran kaldım gezip gördüğünüz yerlere,yeni insanlar,yeni yerler…farklı kültür…
Sevgiler 🙂
maşallah Allah sizi nazarlardan korusun : )))
Hatice Hanım anlatımınız çok güzel içimi mutlulukla doldurdu. Artık orada öğrendiğiniz yemekleri de birara yapar paylaşırsınız. Çocuklarınızla birlikte size nice seyehatler dilerim Sevgilerimle
S.a Hatice ablacim,
O kadar guzel anlatmissinki sanki bende sizinle beraber tatil yapmis gibi hissettim birden kendimi..Guzel hayirli saglikli ve nese icinde bir hafta gecirmeni diliyorum..Sevgiler Selma
s.a. yaptığınız geziyi çok güzel anlatmışsınız bizde gitmiş kadar olduk
en çok beğendiğim nokta ise yemek kursu bölümü oldu
keşke bizde o kursta olsa idik
http://yemekteknesi.blogcu.com/
hatice hanim, sizi ve sitenizi yakindan takip ediyorum. Endonezya’da yasiyorum. keske geldiginizde sizi gorebilseydim…biz buradaki bayanlar tum davet veya iftarlarimizda cogu zaman sizin sitenizden yardim aliyoruz. tum bilgi ve paylasimlarimlariniz icin cok tesekkurler…
mrb ben hayatımda ilk kez bu kadar faydalı bir site gördüm. teşekkürler
Belki siz güzel olanın paylaşıldığında çoğaldığını düşünen, mutluluk biriktiren ve bunu samimiyetle yapan bir kulsunuzdur…
Ama O, erişebildiği bir klavyenin başında mutsuz ve bezgin bekleyen, hoşnutsuz bir ruh taşıdığından belki, başkalarının mutluluğuna kısık bir gözle bakmaya muktedir…
Sizin zahir ettiğiniz, O gözün alışageldiği değil ki!
O da bir kul nihayetinde… Kusurlu
Hepimizin olduğu gibi…
Güzel olanı bu kadar ucuza satmak niye?
Altını, değerini bilmeyene vermek niye?
Sağlıcakla kalınız…
GÖSTERİŞİ SEVMEM
Sevgili Hatice,
Bugün çalıştığım kurumdaki bir memurla sohbetimizde bana Elif hanım hayat beş dakikadan ibaret ne zaman öleceğimizi bilemeyiz, hayatı dolu dolu yaşamak lazım demişti. Kesinlikle ona katılıyorum. Maşallah çok güzel kareler, çok güzel yerler görmüşsünüz. İmrendim size, Allah bana da eşimle çocuklarımla uzak diyarlara gitmeyi nasip etsin diye dua ettim. En önemlisi bizlerle bu kareleri paylaşıp emek veren, sanal alemde görmeden konuşmadan kendisini bu denli sevdiren,bazen güzel bir tarif bazen yaşanmışlıkları bazen de düşünceleriyle bizi bulunduğumuz ortamlardan alıp götüren, gülümseten, düşündüren, mutlu eden Sevgili Hatice’deye dua ettim. Allah razı olsun.
Sevgili Hatice Hn,
Ben,18 aylık bir bebekle İstanbul’dan Çeşmeye’e nasıl gider-geliriz diye aylarca düşünüp sonra kendisinin yol boyu uyumasıyla, denemeden bilinmiyormuş, sonucuna ulaşan bir anneyim:) Yazınızın bana nasıl cesaret verdiğini anlatamam. Deneyimlerinizi paylaştığınız için çok teşekkürler. Size ve bebeklerinize nice uzuuun ,neşeli seyahatler dilerim.
Selamlar.
merhaba LUTFEN OKUYUN oncelikle cok marifetlisiniz tebrikler ben bir cagrida bulunmak istiyorum bu sene SOMALIDE cocuklar sayemizde et yesin kurban bagislari oraya yapilsin burda komsudan bile olsa yiyebiliyorlar ama o derisi kemigine yapismis yavrulara yardim edelim ne olur …evlatlik calismalrida baslayacakmis nette resimleri gorenin yuregi varsa parcalanir… bu arada zengin arap ulkeleri bu zulmu seyrediyor dünya, sen neden böylesin.. Arada bir gülen görmesem, ölesim geliyor, ölesim..
iyi gunler
birincisi, bu tur paylasimlarinizi gezi blogunuzda yapsaydiniz daha iyi olurdu.. ozel hayatinizla daha cok hemdem olmak isteyenler sizinle ozel maillesebilirler..
onceki naif hali bence de daha hostu.
ikincisi,
yobazlik yapmaya gerek yok..
acik bir bayanin sirf basini kapatti diye blogunu vazgecen okuru ile blog yazari pantolon giymis diye blogu okumaktan vasgecen beyin arasinda hic bi fark goremiyorum..
nacizane
selamun aleyküm hatice hanım.gerçekten döndüğünüzü görmek güzel.hoşgeldiniz.yanlız bende ayşe hanımın yaptığı yoruma katılıyorum ve pantolon giymeyi size yakıştıramadım.bu kadar büyük kitleler tarafından takip edilirken onlara kılık kıyafetinizlede örnek olmanızı beklerdim.neticede bunun size verilmiş bir ayrıcalık olduğunu düşünüyorum.
herşey çok güzel fotograflar harika tebrikler.ayşe ikbalin kahve öğütürken ki fotografına baktım da saim orhana benziyor:D
Ohhhhh en çok yemek kursu olayına bayıldımmm.
Nice mutlu yıllara, gezilere inşallah.
Maşallah, nazar değmesin.
Özenmiş anne Çiğdem
Fotoğraflar çok güzel…
Fotoğraflar çok güzel…
Merhaba Hatice hanım,Son 2 yazınızı zevkle bir nefeste okudum.Paylaştığınız için teşekkürler.2 küçük çocukla çok güzel bir gezi organizasyonu yapmışsınız tebrikler.Bizde ailecek(2 çocukla) sizin gibi düşünerekten dünyayı geziyoruz imkanlar dahilinde.Hatta bu isteğimizin bir parçası olarakta son 3 senedir Sydneyde yaşıyoruz.Böylece pasifiği çok daha rahat gezme imkanına sahip olabildik .Singapura kadar gelmişken aslında bir Avustralya yapabilirdiniz.Yarı yolu geçmişsiniz zaten:)Ama yine bekleriz buralarada.Gezmek yeni yerler ,kültürler keşfetmek gerçekten çok güzel imkanı olanlar denemeli, ama bence İstanbul dünyanın en güzel şehri.Hele son o resim yokmu, simit ve çay ,muhteşem gözüküyor bize:))
Sydneyden sevgiler
Nazan
merhabalar hatice hanım. 2 çocukla böyle bir geziye gerçekleştirmenizden dolayı sizi tebrik ederim. bende şu an 6 yaşında olan kzımla doğduğundan beri yurtiçinde her yıl farklı destinasyonları gezdim. ilk kez bu yaz Hollanda’ya 10 günlük bir geziye çıktık. ileride Avrupa seyahati düşünürseniz Amsterdam’ın çocuklu aileler için çok uygun bir şehir olduğunu söyleyebilirim.
ayrıca çocukları ne kadar küçükken seyahat kültürüne alıştırırsanız o kadar iyi oluyor. özellikle 4 yaşından büyük çocuklara gidilecek yerler hakkında bilgi vermek, gezi programına onları da müdahil etmek ve aralara onlar içinde program (lunapark, hayvanat bahçesi vs.)serpiştirmek gezinin çok huzurlu ve verimli geçmesini sağlıyor.
Allah bizler de nasip etsin böyle gezileri inş.Namazları kılmak zor olmadı mı? Yer bulmak ,kıble,v.s.
Hayırlı günler, öncelikle sizi tebrik ediyorum, ömür sermayenizle güzel çalışmalar yapıp, kabiliyetlerinizi inkişaf ettirmişsiniz Allahın izni ile.. Başarılı bir profil..Lakin sizin yaşadığınız hayatın bu kadar serrişte edilmesi başka din kardeşlerinizin gıpta damarını tahrik etmek değil mi dir? Yorumlardan da anlaşıldığı üzere herkeste bir özenti hali mevcut nacizane fikrim.
Birilerinde özenti uyandıracak bir takım olayları ifşa etmek, yayınlamak hem sizde yükselen bir ene grafiğine yol açabilir böyle bir tehlike var, hem de okuyanlarda müthiş bir özenme ve ümitsizlik hali. Sizi herkesimden insan takip ediyor..Bu nimetler eline geçmeyen insanlarda…İşimiz zor Allah yardımcımız olsun..
verdigin pratik bilgiler icin tesekkurler. Arastirdigin siteleri -ucak,otel vs.- link olarak vermen bize de ilerde kolaylik saglayacak.
Merhaba portakal ağacı,
Bu çok güzel ve bir o kadar da zor geziyi paylaştığınız için çok teşekkürler. Fotoğraflar da çok güzel. Beni en çok çocuklarınızın orada neler yiyebildiği ilgilendirdi, evden götürdüğünüz şeyler de oldu mu? Nelerle beslendiler ? Bu konuda da ipucu verirseniz çok sevinirim.
Sevgiler, iyi gezmeler,
Ebru
Sevgili Hatice, Ramazan ayı içinde çocuklarla acaba iftar davetine katılabilir miyim diye kara kara düşünüp, okurlardan da bu konuda fikir istemiştin ama bir de baktım ki iki küçük çocukla yakına da değil, taa Uzakdoğu’ya gitmişsin. Tebrik ederim canım, çok da iyi etmişsin. Her şeyi erteleye erteleye bir de bakıyorsun ki yıllar, yıllar geçmiş….
Sevgili Hatice, Ramazan ayı içinde çocuklarla acaba iftar davetine katılabilir miyim diye kara kara düşünüp, okurlardan da bu konuda fikir istemiştin ama bir de baktım ki iki küçük çocukla yakına da değil, taa Uzakdoğu’ya gitmişsin. Tebrik ederim canım, çok da iyi etmişsin. Her şeyi erteleye erteleye bir de bakıyorsun ki yıllar, yıllar geçmiş….
çok eğlenceli geçmiş belli
bende gezmeyi çok severim ama resimler ve yazılarla sanki oralara gitmiş gibi oldum çok teşekkürler paylaşımız için harikaydı
hatice hanım, ben de hergün sizi takip edenlerdenim.sağ salim döndüğünüze sevindim.yıllardır sizi takip etmeme rağmen ilk defa yorum yazıyorum.yazma sebebim ise şu, resimleri lütfen gerçek haliyle paylaşın… ben sanırım neden böyle yaptığınızı da anlayabiliyorum, ama dışarıdan yorucu geliyor göze ve gönle. sadık takipçilerinizi yormak istemezsiniz değil mi?
imrendimmmm maaşAllah çok güzel gezmiş güzel eğlenmişsiniz 🙂 ve bütün bu güzellikleri bizlerle paylaştığınız için teşekkürler…bi sonraki seyahatinizi dört gözle bekliyorummm 🙂
ünlüler gibi mi???
arkadaşlar sanırım sürekli takip ettiğiniz bir bloğun sahibini hiç tanımıyorsunuz..
kendisi zaten son derece ünlü..
‘bilgisayar ‘reklamında dahi pat diye portakal ağacı çıkabiliyor..ya da çeşitli gazete veya radyolarda…
sonra por yazıyorsun karşına portakal ağacı çıkıyor..yemek tarifi arıyorsun pat portakal ağacı..
bunlar heralde bizim gibi normal vatandaş olduğu için olmuyor..
neden bir sürü güzel blog varken burası bu kadar popüler??
sanırım bunu hala büyük bir çoğunluk anlayamadı…??
diğer yorumlara ise katılmadığımı belirtmek isterim..
pantolon özellikle son derece rahat bir kıyafet..ayrıca hatice gerektiği gibi kullanmış pantolonu..
o yorumu göremedim ama bence de yanlış bir yorum..
tabi özel hayat paylaşılınca ister istemez böyle inciten müdahaleler olabiliyor..hani eşinizin arabanızın çalındığında dediği gibi ”tatile çıkacağını sosyal medyada söylememek lazım ”
sonra sahip olabileni var,olamayanı vaar,gariban bir ailede gözünü şu fani dünyaya açmış olanı vaar..böyle orjinal yorumlar gelebiliyor işte…değil mi..
kolay gelsin
Oncelikle Hatice hanim cok guzel yerlere gitmissiniz gezmissiniz dolasmissiniz ve bizimle paylasmissiniz tesekkur ediyorum resimler icin.
Ikinci olarak, okudugum bazi yorumlara yorum yapmak istedim. Canan hanim demisler ki, “Bu site yemek sitesi olmaktan çıktı. Zannımca ünlüler gibi hayatınızı paylaşıp hava atma yeri haline eldi. artık sizi taip etmekten vazgeçtim.”
Ne kadar guzel Canan hanim sizin gibi insanlarin zaten anlamasini beklemek hata olur bir zahmet takip etmeyin burayi artik insanlarin huzurunu kacirmayin. Kiskanmak yerine tebrik etmeyi tesekkur etmeyi ogrenmek buyukluk ister, herkesin basarabilicegi birsey degil.
Ayse hanim demisler ki, “Size pantolon giymeyi hiç yakıştıramadım.Dindar geçiniyorsunuz ama pantolonun haram olduğunu, dinimizde bayanların giymesinin caiz olmadığını biliyor olmanız gerekti.İnanç konusunda çalışmaya buradan başlayabilirsiniz bence..”
Bu nasil bir yorumdur Allah askina? Size mi sorucaklar baskalarinin gunahlarini? Siz hayatinizi mukemmel mi yasiyorsunuz ki baskalarini elestirme hakkini kendisinizde buluyorsunuz? Sanirim sizin derdiniz de Canan haniminkiyle ayni, o yuzden kiskanmak yerine tebrik etmeyi tesekkur etmeyi ogrenmek buyukluk ister, herkesin basarabilicegi birsey degil diyorum ve bitiriyorum.
musap bal olmuş 🙂
musap bal olmuş 🙂
Hatice Hanim, siteniz de sizinle birlikte degisiyor, bunu eski takipcilerinizin gormemesi mumkun degil. Gezi yazilariniz icin ayri bir sayfaniz oldugunu saniyordum, herhalde burasi artik ozel hayatinizi paylasarak tik aldiginiz, reklam gelirlerinizi artirdiginiz bir site olacak. Su haliyle Portakal Agaci muhafazakar bir life style blogu oldu (keske eski otantik hali kalsaydi…) Ne diyelim, hayirli olsun.
keşke fotoğraflara efekt atmadan orjinal hali ile koysaymışsınız
vay be ben daha 1 çocukla ülke içinde tatile gitmeye korkuyorum size bravo 2 çocuk ve yurtdışı tebrikler….
vay be ben daha 1 çocukla ülke içinde tatile gitmeye korkuyorum size bravo 2 çocuk ve yurtdışı tebrikler….
Bu site yemek sitesi olmaktan çıktı.
Zannımca ünlüler gibi hayatınızı paylaşıp hava atma yeri haline geldi.
artık sizi taip etmekten vazgeçtim.
Hatice, macera dolu tatil izlenimlerine bakarken tatili seninle birlikte ben de yaşadım. Uzakdoğu hep ilgimi çekmiştir. Sayende orası hakkında epey bilgi sahibi oldum. Teşekkürler.
ha bu arada bu kadar ara çok fazla yeter artık bu kadar tatil hadi artık tatil dönüşü anneyi teyzeyi fln çağırın ya da onlar sizi çağırsa bu yorgunluğun üzerine daha iyi olur hazırlayın masaları yeni yeni tarifler deneyip sizin eğlenceli yazılarınızı okuyalım değil mi
ya bu kadar aksiliğe rağmen yine de eğlenmeye devam etmişsiniz ya helal olsun babanın gerilen sinirlerinden bahsetmişsiniz ya sizin sinirleriniz ne olacak ya hep olan annelere oluyo hep anneler çocuklarla baba arasında kalıp mahvu perişan oluyor çocuk ağlıyor babası soruyor anneye neden ağlatıyosun çocuğu ya bi de sen anla ya ben annesiysem sen de uzaktan akrabası değilsin ya Allah Allah bu arada ben anne olmadan eşim de baba olmadan ne kadar çok sitem ettim değil mi
hep Uzak Doğu’ya gitmek istemişimdir. Siz o kadar güzel anlatmış, o kadar güzel resimler çekmişsiniz ki gitmiş kadar oldum.. Çok teşekkürler
muhteşemsiniz……..
şu son 4-5 gündür BBC-HD de kamboçya,sri lanka, Vietnam, Malezya ve Bangadeşdeki yemek maceralarıyla ilgili bir programı tekrar tekrar izliyorum ve çook zevk alıyorum. Tam da bu gezinizden sonra sizlik bir program:) Tavsiye ederim.
Bu arada tesadüfün böylesi bu aralar hep oralarla ilgili program ve yazılar önüme çıkıyor. Hiç ilgi alanımda değilken birden aklıma ve ruhuma giriverdi bu yerler…
süpersin hatice
Valizin size ulaşmasına sevindim. Gerçi pek ihtiyacınız da kalmamış.
Bir sonra ki seyehatlerinizi de çabuk çabuk gerçekleştirin.
Listede hangi ülkeler var?
Ben, tabiat sever bir aile olmanız dolayısıyla Brezilya tavsiyesinde bulunabilirim.
Sevgiler..
Enerjinize ve sabrınıza maşallah demek istiyorum :-)Benim 3,5 yaşında bi kızım var ve biz ülke içinde bi yerden biyere giderken bile inanılmaz yoruluyoruz.Yurt dışına çıkmak için boşuna kızımın büyümesini beklemiyormuşuz demek ki,bunu anladım sizin seyahatinizden.Gittiğiniz yerler muhteşem!Takipteyim sizi,yeni yazılarınızı bekliyorum,tabiki çooooook severek denediğim tariflerinizi de….
merhaba hatice,
hep hayalini kurduğum bir gezi bu. seyahatinizi küçük ve eğlenceli bir belgesel gibi izledim:)
kızınızla aynı yaşta bir oğlum var. ve bir erkek evladınız olduğu için tahmin edersiniz ki , kızlara göre daha sabırsız ve daha hareketli oluyorlar:)bu sebeple bazı hayallerinizi malesef erteliyorsunuz. ama sizin böyle iki küçük çocukla, rahat ve (şükürler olsun sadece valiz aksiliği dışında) sorunsuz bu geziniz insana cesaret veriyor:)
lezzetli yemekleriniz, iştah açıcı sofralarınızdan sonra, böyle dopdolu seyahatlere devam etmenizi dilerim:)son sözünüzde size katılıyorum, inşallah bir sonraki rotalara:)
sevgiler..
Ne kadar mütevazi anlatmışsın uzakdoğu seyahatini..
Biz de bu yaz naçizane kuzey ege ve kapadokya turu yaptık hani bildiğimiz şu türk tur şirketlerinden biriyle..çok da memnun kaldık ama ne kadar masraf ettiğimizi sanırım söylememe gerek yok az çok seyahat eden biri tahmin edebilir..gidilen yerlerdeki ekstra harcamalar,alışverişler vs vs vs..
sizin harcamanızı ise tahmin bile edemiyorum…
hayalleri gerçekleştirme boyutu %80 oranında maddi imkanlar ve insani desteklerle mümkün..tıpkı senin portakal ağacının popülaritesinin artması hayalinin gerçekleşebilmesi gibi…
geriye sadece akıllıca adımlar atmak kalıyor..
ha bir de tabiki senenin neredeyse yarısında tatil olabileceğin rahat bir iş..
kolay gelsin