İçeriğe geç

Ev Yapımı Sucuk

01A9F5E1-D9BC-4010-A690-0F4C2A02BC80

S’uleguniger Ratekoahirep (Sevgi ulu orta saçılmaz / Kafkas Atasözü)

Hayatımın büyük bölümünü -klasik bir ortanca çocuk sendromu olarak- hep karşımdakilerden ilgi bekleyerek geçirdim. Doğrusu 20 sene öncesine dönüp diken üstünde yaşayan 16 yaşımdaki halimle konuşabilsem ilk söyleyeceğim söz; “inan bana, olduğun halinle sevildiğini fark ettiğin günler gelecek” olurdu. 

20 sene öncesine değil de 10 sene önce, evliliğimin ilk yıllarına ışınlanabilsem, bu defa da kendime “eşini olmadığı bir insana zorla dönüştürmeye çalışma, onunla evlenme nedenin kendisine ait olan özellikleriydi, olmadığı birine dönüşebilme ihtimali değil…” gerçi bu 3 cümle ederdi ama olsun, o zamanlardaki hanım kızımızın bu durumu kabullenmesi için birkaç ekstra cümle kurmak şart olabilirdi. Ama henüz bu sözleri duymamış ve bir 14 şubat sabahı ev kapısını açınca karşısında bulduğu çiçekçi ile sevinçten tansiyonu bir anda fırlayan, geçen 2 saniye içinde karşı komşunun isminin söylenmesi ile tansiyonu hızla irtifa kaybeden bir yeni evlinin laflarıma pek değer verebileceğine ihtimal veremiyorum. Toplumca artık kimin koyduğu bile belli olmayan “sevginin belli edilmesi kriterleri” karşılanmadıkça, asla katı kurallarından vazgeçmeyen bir savaşçı gibiydim kendi nazarımda, gerek aileme gerekse arkadaşlarıma karşı.

Zaman geçip de kendi çocuklarım büyümeye dolayısıyla şapkaları değişmeye başlayınca epeyce sert bir yumruk yemiş gibi oldum. Annemin bekarken hep “beni çocuğun olunca anlayacaksın!!” deyişlerine “3 kere anne oldum, artık anlıyorumdur di mi?” diye sevinçle cevap verdiğimde aldığım yanıt “Hayır! Beni artık çocuklarını evlendirince anlayacaksın!” olmuştu. Kendimi hep çıtayla atlamayı tam başarıyormuşum da birileri devamlı çıtayı yükseltiyormuş gibi acayip bir his. 

Tamam belki o kadar net anlayamadım ama nihayet anladığım bir şeyler var. Annemden, babamdan, eşimden, dostumdan ilgi bekliyorsam ilk adımı ben atmalıyım, neden başkasından değil de o kişilerden bekliyorum ilgiyi, onları benim için bu kadar değerli yapan ne göstermeliyim. Her defasında tafra yapınca aslında ne kadar sevdiğimi anlamaları zor oluyor tabii. İkincisi ben ne kadar sevgi bekliyorsam karşı taraf da benim kadar muhtaç buna. (karşı tarafın 60’ına gelmiş olması ya da anneanne/babaanne olması bu durumu değiştirmiyor). Üçüncüsü sıradan sevgi gösterileri sadece baskıyla yapılan şeylerdir. (ve sadece başkalarına kendinizi ispat derdindeyseniz değerlidir.) Evlenene kadar her gece üzerimiz açılmış diye gece boyu evi gezen babam, dünyanın en titiz insanı olsa da sırf mutlu olayım diye mutfağını savaş alanına çevirmeme izin veren annem, her onlarda kalışımızda güneş doğarken bizi hizaya geçirip zorla sütlü kahve içiren büyükbabam, çocuklar uyanınca sevinsinler diye sabah namazında kuzineyi yakan eşim, laf arasındaki sözlerimi akıllarında tutup, bu seni hatırlattı diye mesaj atan dostlarım… Her birinin sevgisi de gösterme şekilleri de kendilerine has olduğu için özel.

Hani dedim ya ilk adımda karşımdaki insana verdiğim değeri göstermeliyim diye. İşte bu hafta kendi tabularımdan birini yıktım. Tam 10 yıldır “Kendi sucuğumuzu doldursak ne harika olur! Kıymayı kasaptan alacaksın, baharatları da kendin seçeceksin” diyerek natürmort tarif eder gibi sucuk yapımı anlatan eşime “tamam! Hadi yapalım!” dedim. Ciddi miyim yoksa dalga mı geçiyorum diye gözlerini kısıp epey bir şüpheli baktı ama sonunda dediği oldu. Bunca yıldır yemek tarifi paylaşıyorum, niye daha önceden başlamamışım ki buna! (Aslında sebebi bal gibi de biliyorum) Sonuç; imdi eşe dosta hediye sucuk götürüyoruz. Sırada da pastırma var! Sucuğun tarifini portakalagaci.com’a ekleyeyim, unutturmayın da bir ara da ev sirkesinin hikayesini anlatayım….

 

Kıyma Makinesinde Ev Yapımı Sucuk:

Tarifi kıyma makinesi olmadan elde bağırsakları doldurarak da yapabilirsiniz.

1 kg et (700gr dana, 300gr kuzu, kasabınıza sucuk için aldığınızı belirtip, oldukça yağlı olmasını isteyin ve iki kez çektirin )
20 gr acı toz biber
10 gr  tatlı biber
20 gr karabiber
1 yemek kaşığı kimyon
1 iribaş sarmısak, soyulup dövülmüş
1 yemek kaşığı tuz
kurutulmuş sucukluk bağırsak (ben internetten aldım)

not: baharatlar size acı gelecekse acı biber ve karabiberi yarıya indirebilirsiniz.

Etleri birlikte kıyma makinesinden geçirin. Baharatlarını ekleyip iyice özleştirin ve tekrar çekin. Buzdolabında 1 gün bekletin. Ertesi gün başlamadan önce bağırsağı 2-3 saat bol sirkeli suda bekletin. Böylece hem yumuşayacaktır, hem de temizlenmiş olacaktır. Kıyma makinesine bıçağını ve çekme diskini takmadan sadece sucuk aparatını takın. Bağırsağı sucuk aparatına takın. Harcı yavaş yavaş makineden geçirin, bir elinizle de bağırsağı ittirip ölçülü sıkışmasını sağlayın. Aşırı sıkıştırırsanız patlayabilir, biz ilk sefer patlattık, oradan biliyorum 🙂 İstediğiniz uzunluğa gelince ucunu bağlayın, kalın bir iple bağlayın. İçlerinde hava kalmaması için iğneyle birkaç yerinden delin. Hepsini güneş görmeyen ama serin bir yere asın. Çiçek yapraklarına su püskürttüğünüz aparatlarla kurumamaları için her gün üzerlerine su serpin. Eğer bizim gibi kesmesi kolay olsun diye dondurucuya koyacaksanız bir hafta on günde hazırlar, dondurmayacaksanız 15 günde kuruyacaklardır. 

 

0 0 oylar
Article Rating
Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Inline Feedbacks
Tüm yorumları gör
0
Fikirlerinizi duymayı çok isterim, lütfen yorum yapın.x
%d blogcu bunu beğendi: