dün yalova’dan dönerken bir saksı minik domatesi beraberimde getirdim. evdeki fesleğenlerle beraber ufak bir saksı sebzeliği yapmayı hayal ediyorum. bir de bir daha ki gidişimizde bahçedeki defne ağacınının yapraklarından biraz toplayıp kurutsam iyi olacak…
pazar akşamı yeni kek kalıbımla meyveli dankek yaptım (esas adı kek miksli kurabiye imiş.) marketlerin doğal ürünlerin satıldığı reyonlarında “one nature” markalı kek miksleri var. tarif onunla yapılıyor. 1 su bardağı kek miks, 1/2 su bardağı sıcak su ve 1/2 su bardağı pekmezi bir kaba koyup 1 saat bekletiyorsunuz. daha sonra 1 su bardağı yulaf ezmesini ekleyip 10 dk. daha bekliyorsunuz. kaba 1 su bardağı tam un, 1/2 su bardağı ceviz(ben fındık kullandım), 1 yumurta, 5 çorba kaşığı tereyağı, 1 limon kabuğu rendesi, 1 çay kaşığı karbonat ve 1 çay kaşığı tarçın’ı ilave edip iyice karıştırıyorsunuz. karışımdan kurabiye, kek veya benim gibi minik kekler yapabilirsiniz. yağlanmış kalıba döküp, 170C’de 30-35 dakika pişiriyorsunuz.
tam un: kabuğu ayrılmamış un. köy unu gibi bir şey. marketlerde un reyonlarında satılıyor. benim aldığımın markası doğa idi.
öğleden sonra annem ve babamla birlikte yeni arabamızı beylikdüzünden teslim aldıktan sonra ben yemek yapmak için evin yolunu tuttum, bizimkiler de fuara uğramaya gitti. akşam yedi gibi evde olunca en hızlı hangi yemeği yapabilirim diye düşünmeye başladım. neyse ki yeni aldığım kitap sayesinde 1,5 saate 2 yemek (semizotu diblesi ve fırında patates ve domates pizzası) ve 1 hamurişi(köy bisküvisi) yaptım. sofrayı hazırlamak için biraz geç kaldım ama babam fotoğrafta görünenden daha da güzel olduğunu söyledi:) hım bir de babama göre şimdiye kadar edindiğim en yararlı alışkanlık iyi yemek yapmakmış…
not: annemin cuma günü yaptığı çerkez böreğinin tarifini öğrenip yazmalıyım…
Bugün regaip kandiliymiş (üç ayların başladığı gece). akşama ne yapacağımı düşünmeme gerek kalmadı;
kandil simidi
5,5 su bardağı un, 125 gr. margarin, 1 çay bardağı sıvı yağ, 1 tatlı kaşığı mahlep, 1 çay bardağı süt, 7 çay kaşığı pudra şekeri, 1,5 çay kasığı tuz, 1 tatlı kaşığı kabartma tozu, 1 yumurta
unu derin bir kaba koyup margarini una yediriniz. sıvı yağ, süt, 1 yumurta akı, mahlep, kabartma tozu, şeker ve tuz ilave edip karıştırarak bir hamur yapınız. 1,5 ceviz büyüklüğünde parçalar alıp tahta üzerinde 2 cm. çapında silindir şekli veriniz. iki ucunu birleştirip halka yaparak yağlanmış tepsiye bir parmak aralıklı yerleştiriniz. üzerine yumurta sarısı sürüp arzuya göre çörek otu ve susam serpiniz. orta hararetli fırında pembe renkte pişiriniz.
annem dün dışarıda olduğu için yemek yapmakla beni görevlendirdi. ama eve varmak 2 saatimi alınca çok kısa sürede yapabileceğim bir tarif aramaya başladım. hazır yeni kitaplarım gelmişken onlardan birşeyler denemeyi tercih ettim ve mevsimlerle gelen lezzetler kitabından sonbahar çorbası‘nı yaptım. t. inaltong harika bir yemek kitabı hazırlamış. her mevsime göre farklı farklı yemek, tatlı ve salata tarifleri sunmuş. kitabın en sevdiğim özelliği tariflerdeki tüm malzemeler evde olmasa da elinizin altındakilerle fasrklı lezzetler ortaya çıkarabileceğinizi belirtmesi. benim çorbam da zaten evde kerevis vs. olmadığı için tariftekinden farklı oldu, ama çok lezzetliydi. tarifin benim uyguladığım alternatif versiyonu;
2 yarım halka halinde doğranmış soğan, 2 kuşbaşı doğranmış patates, 3 diş sarımsak, 1 tatlı kaşığı biber salçası, 1/4 su bardağı tel şehriye, 2 çorba kaşığı doğranmış maydanoz, 1 havuç, 2 doğranmış kırmızı biber, 1 doğranmış çarliston biber, 2-3 tutam kuru defne yaprağı, 2 çorba kaşığı zeytinyağı, su, tuz, öğütülmüş karabiber
büyük bir tencereye 8-10 su bardağı suyu, zeytinyağını, defne yapraklarını ve az suyla ezilmiş salçayı koyun. su kaynarken, bütün sebzeleri doğrayın ve tencereye koyun. kısık ateşte sebzelerin yumuşamasını bekleyin. sebzelerin pişmesine yakın şehriyeyi, tuzu ve karabiberi koyun. 10 dk. sonra ateşten alıp maydanozlarla süsleyin.
dün kitabı karıştırırken(mutfakta zen kitabı da olabilir) domates salçasının sağlıksız olduğunu en iyisinin evdebiber salçası yapmak olduğunu okudum. akşam dönerken markete uğrayıp 2 kilo kadar kırmızı biber aldım. aslında salçanın tarifi çok daha basit gözüküyor ama benim gibi fırında elinizi yakma riskiniz çok yüksek, o yüzden azami dikkat gerekiyor. 2 kilo kırmızı biberin saplarını ve çekirdeklerini çıkarıp yıkıyorsunuz. büyük bir tencerenin yarısına kadar su doldurup aldığı kadar biberi tencerede kabukları yumuşayıncaya kadar haşlıyorsunuz. yumuşayan biberleri tel süzgeçle çıkarıp ikinci partiyi koyuyor, bu arada da haşlananların kabuklarını soyuyorsunuz. (biberler çok sıcak olduğu için soymak biraz zahmetli olabilir) ikinci parti içinde aynı işlemi uygulayıp, soyulmuş biberleri kapaklı blendırdan salça haline gelene kadar geçiriyorsunuz. salçayı ısıya dayanıklı bir kaba yerleştirip 1-2 tatlı kaşığı tuz atıyor, ve 200C’de fırında tüm suyunu çekene kadar (arasıra karıştırarak) pişiriyorsunuz. (eliniz yanabilir dikkatli olun).soğuyunca bir kavanoza koyup küflenmemesi için üzerini kapatacak kadar zeytinyağı ilave ediyorsunuz. (salçayı buzdolabında saklamanızda yarar var)
dün akşam babamı markete uğramaya ikna edemediğim için evdeki malzemelerle birşeyler yapmaya çalıştım. annemin klasik 7 yumurtalı kek tarifini biraz değiştirip tarçınlı kek pişirdim. bir de marianna yerasimos’un osmanlı mutfağı kitabı’ndaki (sf:105) vertika tarifini yaptım. vertika aslında osmanlılar’ın kanepe’ye verdiği isimmiş. işe geç kalınca resimlerini çekmeyi unutum, artık akşama kalırlarsa yarın siteye yerleştiririm. Allah’tan dünkü kurabiyelerin resmini sabahtan çekmişim, akşam şirkettekilere ikram edince bir tane bile kalmadı.
tarçınlı kek: 7 yumurta,6 fincan şeker,7 fincan un, 2-3 fincan sıvıyağ, 1 paket kabartma tozu, 1 tatlı kaşığı toz tarçın, 1 çay bardağı dövülmüş ceviz. yumurta, şeker, yağ, tarçın ve cevizi iyice karıştırın. üzerine unu ekleyip, bir iki defa daha karıştırdıktan sonra kabartma tozunu ekleyin. yavaşça karıştırın. sıvıyağ ile yağlanmış kek kalıbına dökün, 175C’de pişirin. pişip pişmediğini anlamak için ben bıçak kullandım. bazıları kürdan kullanıyorlarmış…
not: bu tarifte tarçın ve ceviz yerine limon kabuğu rendesi de kullanabilirsiniz.
lise son veya üniversite birinci sınıftaydım. annem, rahmetli anneannemin hastalığından dolayı sürekli ankara’ya gitmek zorundaydı. işe giden ablama ve babama yemek pişirmekle de beni görevlendirmişti. o zamana kadar anneme arasıra mutfakta yardımcı olmak dışında doğru dürüst yemek pişirmeyen ben sofra dergileri alıyor, bulduğum en ilginç (garip mi demeliyim yoksa) tarifleri yapmakla uğraşıyor, aslında ne kadar güzel yemek yapabileceğimi ispatlamaya çalışıyordum. zavallı ablam ve babam yerelması çorbasını, fırında saatlerce pişmekten lime lime olmuş maydanozlu etleri denemeye hatta aç kalmamak için yemeye mecbur kalıyorlardı. galiba annemin “bizim bilmediğimiz yemekleri pişirme” ısrarları benim de farklı tarifleri deneme merakım o zamanlar başlamıştı. neyseki ben annemin yokluğunda deneye (ve sık sık) yanıla yemek pişirmeyi, daha da önemlisi aileden birinin denemediği tariflere yaklaşmamayı öğrendim. ama arasıra da olsa vanilin paketlerinin arkasında gördüğüm tarifleri yapmaktan kendimi alıkoyamıyorum. dün de gene böyle bir tarifi denedim; tahinli kurabiye. bizim evde pişen hamurişinin lezzet gurmesi erkek kardeşimdir. bu sabah kurabiyelerden birini yedikten sonra ; 4 parmağını dudaklarında birleştirip “mükemmel” dedi. demek ki tarifi rahat rahat günlüğüme yazabilirim…
Malzemeler
1 su bardağı toz şeker
su bardağı tahin
200 gr tereyağı
1 yumurta sarısı
1 şeker vanilin
3,5 su bardağı un
1 çay bardağı dövülmüş ceviz
Hazırlanması
1 su bardağı toz şeker ve 1 su bardağı tahini iyice karıştırın. üzerine 200 gr. oda sıcaklığında yumuşatılmış tereyağını, 1 yumurtanın sarısı, 1 poşet şekerli vanilin ekleyin.
3,5-4 su bardağı unu eleyip sert bir hamur yapın. ceviz büyüklüğünde toplar yapıp yassılaştırın, önce yumurta akına sonra dövülmüş cevize(1 çay bardağı) batırın.
175 derece ısıtılmış fırında 15-25 dk pişirin. (Dilerseniz bu tarife portakal kabuğu rendesi de ekleyebilirsiniz.
Tijen İnaltong‘u internet sitesi sayesinde (hatta google’da oburcuk keilmesini arattırırken) keşfettim. Çok samimi ve içten bir anlatımı var. O da benim çok sevdiğim; hikayeli yemek tariflerini içeren kitaplar yazıyor. bugün pandora’dan Mevsimlerle Gelen Lezzetler ve Mutfakta Zen kitaplarını aldım. yarın olsa da kitaplarım gelse diye sabırsızlıkla bekliyorum…